Donald John Trump, Amerika Birleşik Devletleri’nde Kasım 2024’te yapılan başkanlık seçimlerini ikinci kez kazanarak 47. ABD Başkanı seçildi. Trump’ın 2017-2021 yılları arasında 45. ABD Başkanı olarak görev yaptığı dönemde uyguladığı ekonomi ve ticaret politikaları, hem uluslararası sermayeyi hem de sendikaları doğrudan etkilemişti. Trump’ın tekrar başkan olarak göreve başlamasıyla birlikte Amerika’daki ekonomik yapı, küresel ticaret dinamikleri ve iş gücü piyasası yeniden şekillenecek.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” (Make America Great Again) sloganıyla izlediği ekonomik politikalar küresel düzeyde ciddi olumsuz etkiler meydana getirdi. Özellikle, Trump’ın izlediği korumacı ticaret politikaları, yalnızca küresel tedarik zincirlerinde kesintilere yol açmakla kalmadı, aynı zamanda küresel iş gücü piyasasında da kalıcı hasarlar bıraktı.
Ticaret Savaşları ve Küresel Tedarik Zincirinin Çöküşü
Trump’ın Çin ile başlattığı ticaret savaşı, küresel tedarik zincirlerini doğrudan etkileyerek, uluslararası sermayenin hareketliliğini sınırladı. Trump’ın gümrük tarifeleri, başlangıçta Amerikan işçilerini korumayı amaçlasa da, aslında daha geniş bir perspektiften bakıldığında, dünya ekonomisinin daha entegre hale geldiği bir dönemde bu tür politikaların sürdürülebilir olmadığı açıkça görüldü. Küresel şirketler, üretim süreçlerini daha ucuz iş gücü ve kaynakların bulunduğu bölgelere kaydırmak yerine tarife engelleriyle karşılaştı. Bu durum ticaretin verimsizleşmesine neden oldu.
Trump’ın ikinci başkanlık döneminde “Amerika’yı Bir Kez Daha Büyük Yap” (Make America Great Once Again) sloganıyla izleyeceği politikalar, ABD’nin Çin, Avrupa ve diğer büyük ticaret ortaklarına karşı uygulayacağı tarife ve kısıtlamaların devam etmesiyle, uluslararası sermayenin yön değiştirmesine ve tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılmasına neden olacak gibi görünüyor. Bu durum Asya’dan ABD’ye yapılan ihracatlarda zorlukları artırırken, ABD şirketlerinin üretim ve yatırımlarını Güneydoğu Asya, Latin Amerika veya diğer gelişmekte olan ülkelere kaydırmasıyla sonuçlanabilir.
Trump’ın yeniden seçilmesi, sadece Amerikan ekonomisinde değil, aynı zamanda küresel iş gücü ve sermaye dinamiklerinde de kalıcı etkiler bırakacak. Bu etkilerin çoğu, kısa vadeli kazançlardan ziyade uzun vadeli kayıplar ve krizler şeklinde kendini gösterecek.
ABD’de yerli üretim ve endüstriyel kapasiteyi artırmaya yönelik politikaların devam etmesi sermayenin daha fazla yerel üretim yapan şirketlere yönelmesine neden olacak. Bu durum iş gücüne olan talebi artırırken, aynı zamanda sermayenin hızla değişen küresel piyasalarda daha tutucu şekilde hareket etmesine yol açacak.
Sendikal Hakların İhlali ve Güçsüzleştirilmesi
İlk başkanlık döneminde Trump’ın ekonomi politikaları, işçi hakları ve sendikal hareket açısından da ciddi sorunlara yol açmıştı. İşçi sınıfının en temel haklarını savunan sendikaların gücü Trump yönetimi altında büyük bir darbe aldı. Trump’ın politikaları, sadece işçilerin değil, aynı zamanda toplumun geniş kesimlerinin zarar görmesine neden oldu.
Trump’ın başkanlık dönemi, işçi sendikalarının güçlü olmasına karşıt bir ortamda şekillendi ve bu dönemde işveren dostu yaklaşımıyla sendikal hareketi zayıflatmaya yönelik çeşitli adımlar atıldı. Trump, özellikle kamu çalışanları sendikalarının gücünü azaltmaya yönelik çıkardığı yasalarla çalışanların toplu pazarlık yapma haklarına saldırıda bulundu. Bu tür adımlar sadece sendikaların gücünü zayıflatmakla kalmadı, aynı zamanda işçi haklarının da ciddi anlamda erozyona uğramasına yol açtı.
Trump yönetimi, iş gücü yasalarını gevşeterek ve işçi haklarını zayıflatarak düşük ücretli işçiler için daha zor koşullar ortaya çıkardı. İş güvenliği, sağlık sigortası gibi konularda yapılan düzenlemeler Trump tarafından gevşetildi veya iptal edildi. Bu adımlar sendikaların çalışma şartlarını iyileştirmeye yönelik çabalarını boşa çıkararak işçilerin yaşam koşullarını daha da kötüleştirdi. Trump’ın ekonomi politikaları, işçi sınıfının zaten zayıf olan konumunu daha da kırılgan hale getirdi.
Trump, göreve gelir gelmez bu yıl sona erecek olan zenginlere yönelik 2017 vergi indirimlerinin uzatılması ve sosyal yardımların kesilmesine yönelik kapsamlı program hazırlığına başladı. Trump’ın tekrar başkan olması, sendikalara yönelik baskıların ve saldırıların devam edeceğini gösteriyor. Kamu çalışanları ve özel sektör işçileri üzerinde sendikal hakları kısıtlayan düzenlemeler daha da yoğunlaşacak ve bu durum sendikaların gücünü zayıflatarak işçi haklarının korunmasında önemli sorunları beraberinde getirecek. Sendikalara yönelik olumsuz politikaların devam etmesi işçi haklarının savunulmasında daha büyük mücadeleler gerektirecek.